www.hasaneroglu.com

Şerif Gürbaş


“Bir kereden bir şey olmaz"

.


Bir dönem… İki dönem… Hatta üç dönem belediye başkanısınız. Her şey yolunda. Herkes sizi alkışlıyor. “Başkanım” diye seslenmeyen yok. Altınızda son model makam aracı, etrafınızda korumalar, önünüzde eğilenler… Bir emriniz iki edilmiyor. Toplantılar, açılışlar, davetler, plaketler, alkışlar… Lüks sofralar, gösterişli projeler, partililer, eş-dost, müteahhitler…

 Ve siz, o makam koltuğunda oturdukça “artık dokunulmazım” sanıyorsunuz. Ama hayat, sandığınız kadar uzun değil. Makamlar da kalıcı değil. O koltuk bir gün başka birine kalacak. O korumalar gidecek, o alkışlar susacak. Geriye sadece vicdanınız ve yaptıklarınız kalacak. 

Ne yazık ki birçok başkanın hikâyesi benzer. Bir zamanlar “hizmet için” çıktıkları yolda, zamanla menfaatin, rüşvetin, yakın kayırmacılığın içine batıyorlar. “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek atılan küçük bir adım, sonunda adalet önünde büyük bir çöküşe dönüşüyor. Ve sonra…

Bir sabah, o çok sevdiğiniz makam kapısına değil, cezaevi kapısına dayanıyorsunuz. Ne alkışlar kalıyor, ne dostlar. Bir zamanlar “başkanım” diyenler bile yüzünüze bakmıyor. Geriye sadece o yakıcı cümle kalıyor: “Değdi mi hiç?” Güç, insanın gerçek karakterini ortaya çıkarır. Kiminin elinde erdem olur, kiminin elinde felaket. Oysa halka hizmet, bir fırsat değil; bir emanettir. Emaneti koruyabilenler, koltuklarını değil; onurlarını taşır