Türkiye’de bazı meseleler vardır; gerçekler çoğu zaman kimliğin, aidiyetin ve duygunun gölgesinde kalır. Futbol da, siyaset de bu ülkenin en güçlü aidiyet alanlarıdır. İşte tam bu noktada, “kim haklı?” sorusu yerini “kimden yana olduğuna” bırakır.
3 Temmuz sürecine bakın…
Aynı dosya, aynı iddialar, aynı deliller…
Ama algılar bambaşka.
AK Partili ve Galatasaraylı olanlar için 3 Temmuz bir şike operasyonudur; adalet yerini bulmuştur.
Fenerbahçeli ve AK Partili olanlar için ise bu açık bir kumpastır; FETÖ’nün ilk büyük hamlesidir.
CHP’li Galatasaraylılar için tablo nettir: Hem 3 Temmuz gerçektir hem de 17-25 Aralık yolsuzluktur.
CHP’li Fenerbahçeliler için ise tablo yine tersine döner: 3 Temmuz FETÖ kumpasıdır, 17-25 Aralık ise gerçek bir yolsuzluk dosyasıdır.
Yani gerçek; takım formasıyla, parti rozetiyle şekil değiştirir.
Bugüne gelelim…
Sadettin Saran dosyası ortaya atıldığında Fenerbahçeli muhaliflerin büyük bölümü refleks olarak aynı noktaya geliyor:
“Bu da 3 Temmuz’un devamıdır. Yine Fenerbahçe hedefte. Yine bir operasyon.”
Galatasaraylı muhalifler ise tam tersini düşünüyor:
“Bu kez iş ciddi. Şike değil, başka suçlar var. Bu işin FETÖ’sü yok, siyaseti yok.”
Erden Timur meselesinde tablo yine tersine dönüyor.
Fenerbahçeliler bu kez “yıllardır kollanan yapı artık deşifre oluyor” derken,
Galatasaraylılar “asıl amaç Saran dosyasını unutturmak, Erden Timur tertemiz” görüşünde birleşiyor.
En ilginci ne biliyor musunuz?
Bu iki kulübün dışında kalanlar ister iktidar yanlısı olsun ister muhalif, hem Sadettin Saran dosyasına hem de Erden Timur iddialarına aynı mesafeden bakıyor:
“İkisinde de duman varsa ateş de vardır” diyor.
Peki ben hangisine inanıyorum?
Ben, bu ülkede artık gerçeğin değil taraftarlığın kazandığına inanıyorum.
Dosyaların içeriğinden çok, kimin dosyası olduğuna bakıldığına…
Adaletin, takım renklerine ve siyasi kimliğe göre tartıldığına…
Ve en tehlikelisi: Herkesin yalnızca kendi inandığı gerçeği savunduğuna inanıyorum.
Bu yüzden bugün Türkiye’de mesele;
Şike var mı, yok mu?
Yolsuzluk var mı, yok mu?
sorularından çok daha büyük.
Asıl soru şu:
Gerçek, hangi formayı giyiyor?

